24 Aralık 2013 Salı

Bugünlerin modası "tahammülsüzlük"

Değerli okurlarım öncelikle sizleri sevgiyle selamlıyorum. Hayatımın bir kesiti olan bugünümde gözüme insanların tahammülsüzlüğü çarptı. Meseleye başlamadan önce "tahammül" kelimesinin anlamına bir göz atalım derim. Tdk nın kaynağına göre kökeni Arapça olan bu sözcük,  "İnsanın kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma" anlamına gelmektedir. Tabî (doğal) olarak her insanın "zorluk" kelimesinden ne anladığı, hangi sınıra kadar bir şeyin zor olmadığı algısı kişiden kişiye değişebilir. O yüzden birazdan zorluklarla bağdaştıracağım birkaç olay bazılarına karşı zor olmayan şeyler ise ve bu yüzden bu üzerinde duracağım konular onlara sıkıcı gelir ise şimdiden haklarını helal etsinler. :) Zorluk; güncel 2013 yılının son dönemlerinde hayatta artık her alanda karşımıza çıkabilecek bir kavram. Örneğin, 400 sayfalık bir kitaptan sadece bir ders için sınav sorumlusu olmak? Ya da akşam 4 te okuldan yahut işten çıktığımzda bizi bekleyen soğuk bir hava , trafik veya her ikisi? Yada zayıflamak uğruna yapmaya çalıştığımız diyetler? diye liste uzar gider. Zannımca burada önemli olan husus, bu zor durumun içine nasıl düştüğümüzdür. Kendimiz bilerek mi yoksa istemeden, hayatın akışıyla mı? Eğer kendimiz zor bir durumun içine bilerek ve isteyerek girdik isek burada durumun şartlarını insanın başka şeylere yıkmasının bence bir anlamı yok. İşte günümüzdeki herşeye tahammül edememe meselesinin gülünç yanı tam olarak buradan doğuyor. 
Günümüzde artık insanlar zorluğun içine bilerek de düşse istemeden de düşse, zorluğa katlanamayıp hemen üfleyip, püfleyip, tahammül edemiyorlar. Belki de bunun sebebi günümüzde herşeye artık kolayca sahip olabilmemizdir. Belki de herşeyi kolay elde edebildiğimiz için, kendi sorumluluğumuzdan doğan bir zorluğa dahi tahammül edemiyoruz. Çok sevdiğimiz ve isteyerek kazandığımız bir bölümün derslerinin 3/4 ünde sıkılıp, sıra arkadaşlarımıza "bitse de gitsek" diyoruz. Halbuki zahmette rahmet olduğunu biliyoruz ama o an düşünmüyoruz. Ölmek istemeden Cennete gitmek istiyoruz. Ama çok komiktir en iyi olmayı da istiyoruz. Mesela o isteyerek kazandığımız bölümü birincilikle bitirip mesleki kariyer yapmayı istediğimiz halde "bitse de gitsek" diyoruz. Aslında çoğu zaman kendimizle çelişiyor ama bunun farkına varamıyoruz. Yada ne istediğimizi mi bilmiyoruz ? İşte bütün bu sorularımızın cevabı kendi vicdanımızda. Hayatta eğlenip, gezip,tozup, kendimizle başbaşa kalmamızı bilerek engelliyoruz. Böylece vicdanlarımızı yoklamayı hep daha sonraya atıyoruz ve vicdanlarımıza tahammül etmekten kurtuluyoruz. Bundan sonra daha çok vicdanını yoklayan ve ne istediğini bilen bir insan olmamız temennisi ile yazımı bitiriyorum. Okuduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum.

Kerim Bilgehan Arbek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder